Münevver Karabulut 2009 yılında, henüz 17 yaşındayken vahşice katledilmiş ve katili Cem Garipoğlu olay sonrası 197 günün ardından kendi isteğiyle teslim oldu ancak cezasını çektiği cezaevinde 10 Ekim 2014’te intihar etmişti.
Türkiye’yi sarsan Münevver Karabulut cinayetinde baba Süreyya Karabulut, cezaevinde 9 yıl önce intihar eden Cem Garipoğlu’nun mezarının açılmasını istemiş ancak yargıdan bu talebe ret cevabı gelmişti.
Önce Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı ardından Sulh Ceza Hakimliği, ardından ise Adalet Bakanlığı’na yapılan kanun yararına bozma başvuruları reddedilmişti.
Bu kararlarla birlikte, yaklaşık 10 yıldır Garipoğlu’nun cezaevinde intihar etmeyip yurt dışına firar ettiğine ilişkin şüphelere son verecek olan ‘Feth-i kabir’ işlemi gerçekleşmedi.
BABA GARİPOĞLU’NDAN HAMLE
Sabah Gazetesi’nin ulaştığı bilgiye göre baba Garipoğlu avukatı aracılığıyla Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na oğlunun mezarına “Feth-i Kabir” DNA eşleştirmesi yapılsın talebinde bulundu.
Dilekçede, Mehmet Nida Garipoğlu’nun oğlunun işlediği cinayetin üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen, dönem dönem aralıklı fakat süreklilik arz eder şekilde konunun gündeme getirildiğine dikkat çekti.
“ŞEHİR EFSANESİ HALİNE GELDİ”
Konuyla ilgili halen magazin programcıları dahi özel konukların davet edilip, konuya ilişkin programlar yapıldığını söylenen dilekçede, “Toplumun belirli bir kesiminde karşılık bulması ve günümüz tabiriyle ‘tık’ alması sebebiyle olaya ilişkin geçmişte yaşananlar, sosyal medya ortamlarında komplo teorisi niteliğinde asparagas haberler aracılığıyla çarpıtılarak yayılmakta ve bu komplo teorileri bir noktadan sonra şehir efsanesi haline gelerek toplumun geniş bir kesiminde karşılık bulmakta ve bu yalanlara itibar edilmekte, sonuç olarak müvekkilin oğlunun ölmediğine, cezaevinden kaçırıldığına toplum inandırılmaktadır” denildi.
“AİLECE LİNCE UĞRADIK”
Mehmet Nida Garipoğlu’nun da oğlunu kaybetmiş bir baba olduğuna dikkat çekilen dilekçede, olayın üzerinden geçen zaman rağmen acısının küllenmesine izin verildiği, gerçek dışı ithamlarla ailenin de toplum yanlış yönlendirilerek cezalandırıldığı vurgulandı.
Son olarak Cem Garipoğlu’nun olay tarihinde 13 yaşında olan kız kardeşi Sakine Garipoğlu’yla (27) alakalı yapılan haberler sonrası toplumsal linçe uğratıldığı, tehditler yüzünden büyük elem ve ızdırap duyduğu belirtildi.
“HUKUKİ GİRİŞİMDE BİLE BULUNAMADIK”
Dilekçede, ailenin, kişisel verileri koruma kanunu hükümleri kapsamında silinmeleri girişiminde bulunabildikleri, ne de sosyal medyadan kendilerine edilen hakaret ve tehditlere karşı herhangi bir hukuki girişimde bulunamadığı aktarıldı.
OĞLUNUN MEZARININ AÇILMASINA RAZI OLDU
Münevver Karabulut’un babasının yapmış olduğu mezar açılsın talebinin reddedilmesi üzerine ailenin toplum nezdinde linçe uğradığı dile getirilen dilekçede, “Geçmişte yapılan otopsi raporu ile de sabit olan, fakat toplumun belirli bir kesiminde karşılık bulan ve tüm bu tarafları töhmet altında bırakan, ilgili kuruluşlara, (Savcılık, Adli Teşkilat, Cezaevi Yönetimi ve Adli Tıp Kurumu) olan güveni zedeleyen gerçek dışı iddianın araştırılması için, oğlunun mezarının açılmasına muvafakat (razı olmak) ve hatta talep edecektir. Böylece gerçeğin bir kez daha ortaya çıkarılmasını isteyecek kadar elem ve ızdırap duymuştur” ifadeleri yer aldı.
FETH-İ KABİR VE DNA EŞLEŞTİRMESİ YAPILSIN
Dilekçede, söz konusu iddianın gerçek ise ortada bir suç olacağı ve suçun işlendiği yerin de Silivri Cezaevi olması dolayısıyla söz konusu ‘Feth-i Kabir’ kararı alınması ve DNA eşleştirmesi yapılarak gerçeğin ortaya çıkarılması talep edildi.
“EN KISA ZAMANDA FETHİ KABİR YAPILMALI”
Münevver Karabulut’un ailesinin avukatı Rezan Epözdemir ise Garipoğlu aikesinin başvurusu ile ilgili şunları söyledi:
“Cem Garipoğlunun babası da 06.10.2023 tarihinde dosyaya dilekçe vererek mezarın açılmasını istiyor. Artık Başsavcılğın bir an önce kafalardaki soru işaretlerini gidermesi ve fethi kabirin yapılmasına karar verilmesi gerekir.
Kamu vicdanı son derece rahatsız, bu rahatsızlığı giderecek olan da yargılama makamlarıdır. Hukuk devleti tam da bunun için var. Her iki tarafın da bu yönde talebi ve Babasının muvaffakati varken mezarlığın açılmaması hukuken ve fiilen kabul edilemez.
Bu talepten sonra en kısa sürede fethi kabir işleminin yapılması gerekir. Kamu vicdanının rahatlatılması, maddi gerçeğin ortaya çıkması ve adaletin tecellisi gerekir. Bunun için 9 yildir mücadele veriyoruz, hukuki mücadelemiz sonuna kadar devam edecek.”