Arkeoloji araştırması: Kayseri pazarlığının kökü

Milliyet yazarı Menderes Özel, Kayseri gününde kent merkezinden yaklaşık 25 kilometre uzaklıktaki Kültepe’deki (Kaniş Karum), kazı alanındaki gözlemlerini kaleme aldı. Kendisine Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu’nun rehberlik ettiğini belirten Öze, ‘Kayseri pazarlığının’ 4 bin yıl öncesine uzanan hikayedini anlattı.

Özel’in “Anadolu’da tarih Kaniş’te başladı” başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:

Eski Çağ dünyasında Orta Asya’dan Balkanlara, uzun mesafeli ticaretin tam ortasındaki üç yerden biri Kaniş’ti. Mezopotamya’da günümüzdeki Musul, Kerkük çevresindeki Asur kentlerinden gelen tüccarlar, ticareti Kaniş’te kurdukları merkezden yönetiyordu.

Buradaki krala tabi olan Asurlular, yalnızca ticaret için Kaniş’te bulunuyordu. Politik faaliyetlere kalkışmadılar.

Zaten tabletlerle kayda aldıkları şeyler, ticaretleri, alacak/verecekleriyle ilgiliydi. O kral, bu kral olmuş -kendi canlarına kasıt olmadığı sürece- hiçbir önemi yoktu.

Asurluların Orta Asya’yla ilişkisinin nedeni Anadolu’da çok az bulunan kalaydı. Bakıra 1’e 9 oranında kalay karıştırılınca en sağlam silah ve zırhların hammaddesi olan tunç elde ediliyor.

Asurlular Orta Asya’dan kalayı toplayarak Ur’a getiriyor; daha sonra Anadolu’ya sevk ediyordu. Hindistan, Afganistan coğrafyasından değerli taşlar, kumaş, hatta Babil modasına uygun şekilde dokunmuş kumaşlar da getiriyorlardı.

Bu ticaret ağının göbeğindeki Kaniş, en az 300 yıl boyunca dünyanın en önemli ticaret merkeziydi.

PARAYLA İLGİLİ HER ŞEYİN KAYDI TUTULUYORDU

Söz Fikri Hoca da; “1948’de başlayan kazılarda tespit edilen yaklaşık 170 evden birçoğu Asurlu tüccarlara aitti. 75 evin sahibini, hangi evde kimin oturduğunu; hangi evdeki insan, kimle akraba, kimin kime borcu var, her şeyi net olarak biliyoruz. Asurlular bunların kaydını çok detaylı şekilde tutuyordu. Aslında parayı ilgilendiren her şeyin kaydını tutuyorlardı. Para söz konusu değilse kralın adını bile yazmıyorlardı. Tüccar tabletleri sayesinde buradaki ekonomik hayatı, parayla ilgi her şeyi bilebiliyoruz. Arada mahkeme kararları, tarla alım-satımları, evlatlıklar, evlilik kontratları ve boşanmalara ilişkin kayıtlar var.”

23 bin 500 tabletin bulunduğu Kültepe’de daha bulunmayı bekleyen binlerce, on binlerce tablet var. Belki çok daha fazlası da resmi kazılardan önce yağmalandı; tarıma kurban gitti. Kültepe Tabletleri UNESCO Dünya Belleği Türkiye Listesi’nde.

Fikri Hoca, Kayseri Büyükşehir Belediyesi ve Başkan Memduh Büyükkılıç’ı Kültepe için bir şans olarak görüyor: “Onlar olmasa kazıyı bu şekilde yapamayız. Destek alabildiğimiz için bu kasım gününde buradayız. Eskiden kazı 2 aylıktı; şimdi 12 ay.”

Fikri Hoca’yla Asurlu tüccar mahallesine doğru adımlarken bize eşlik eden Erciyes A.Ş. Genel Müdürü Hamdi Elcuman, “Hocam Kültepe’de rüzgar nasıl eser?” sorusuyla araya giriyor. Fikri Hoca’nın içgüdüsel yanıtı çok hızlı; “Tarihi eser!”

İnşası süren tüccar mahallesini Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nde Genel Sekreter Yardımcısı da olan Elcuman anlatıyor: “Temel izlerinden yola çıkarak Asurlu bir tüccar mahallesini yeniden oluşturduk. 14 ev yapıldı. Bunlardan 5’inin tarihini, kimlerin evlerde yaşadığını kesin olarak biliyoruz. İnşada harç olarak dönemin malzemesi kerpiç, saman, çamur kullanıldı. Evlerin üstü sal taşıyla kaplandı.

Bazılarında tüccarlar, birinde tablet yazıcısı, bir diğerinde çanakçı olacak şekilde evlerde canlandırmalar da yapılacak. Avludaki ocağı, mezarıyla günlük yaşam aynen canlandırılacak.”

Bu arada Kültepe’ye birkaç yüz metre mesafede çok özel bir müzenin de inşası sürüyor. Kültepe’den çıkarılacak eserlerin sergileneceği müzeye ilişkin ayrıntıları Milliyet Arkeoloji’de okuyacaksınız.

40 ASUR KOLONİSİ

Asurlular Güneydoğu ve Orta Anadolu’da tabletlerde karum ve wabartum diye bahsedilen 40 ticaret kolonisi kurmuştu. Bu kolonilerin yönetim merkezi Kültepe-Kaniş’teki karumdu. Akadça’da liman anlamına gelen karum, Anadolu’da ticaret merkezi, pazar yeri anlamında kullanılıyordu. Akadça misafir anlamına gelen wabrum/umrum kelimesinden türeyen wabartum’sa tüccarların konakladığı, hayvanların dinlendirildiği, yüklerin depolandığı bir tür kervansaraydı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir